Vakti
zamanın birinde şehirde oturan Neriman Hanım köyde oturan akrabasına gitmeye
karar verir. Köye giden son atlı arabaya binerek köye gider. Köy yolunda
arabadan iner, akrabasının evine doğru yürüyerek gider. Bir de bakar ki kapılar
kilitli, akşamın karanlığı çökmüş, ne yapacağını bilemeden kala kalır. Sağına
soluna bakınırken köyde "Kör Hasan" olarak bilinen eli bastonlu iki
gözü kör bir adam görür. Akrabasını adama sorar. O da akrabasının buradan göç
ettiğini, nerede olduğunu bilmediğini söyler. Kadın çok üzülür, ne yapacağını
bilemez.
Adam "adınız
nedir, nerede oturursunuz" diye kadına sorar. Neriman Hanım da adama daha
sonra başına musallat olmasın diye isminin Habibe Hanım olduğunu, adresini
belirtmeden şehirde oturduğunu söyler. Kör adam "bu gece bende kal, sabah
ilk araba ile dönersin" der. Kadın da çaresiz, birlikte adamın evine giderler.
Kadın "ben
hemen yatıp uyuyayım sabah da erkenden kalkar giderim" der. Hava da bir
hayli serinlemiş, soğumuştur. Adam "sana şu cübbemi vereyim, üzerine ört
üşümeyesin Habibe Hanım" der. Aradan bir zaman geçtikten sonra kadın tedirgin
bir halde uykuya dalarken kör adam yanına yanaşır, kadını taciz etmeye başlar.
Neriman Hanım da korku ve hışımla adamı silkeleyip bir kenara fırlatır, cübbeyi
de sırtına sarıp sarmalayarak evden koşarak kaçmaya başlar. Adam kadının
arkasından "Habibe Hanııım dur, gitme, gideceksen cübbeyi bırak da git"
diye bağırır. Ancak hava çok soğuk. Kadın ne yapsın. Adamın sözüne aldırış
etmeden cübbeye sıkı sıkı sarınarak koşa yürüye anca sabaha kadar şehirdeki evine
ulaşır.
Yorgunluktan
hemen uykuya dalar. İkindi zamanı uykusunun arasında sokakta bir bağırtı duyarak
yatağından kalkar. Penceredeki perdenin arkasından sokağa bakar. "Habibe
Hanııım, Habibe Hanııım cübbenin yarısı seniiin yarısı benim" diyerek
bağıran köydeki kör adamı görür. Kadın adamın köyden kaçarken arkasından cübbe
de cübbe, şehire gelip sokaklarda cübbe de cübbe diye bağırmasına şaşar kalır.
Hemen bir kenara fırlatıp attığı cübbeyi eline alır sağını solunu yoklamaya
başlar. "Ne kadar da ağırmış bu cübbe, sırtımdayken hiç de farkına
varmadıydım, şu cübbenin astarını sökeyim de içine bir bakayım" der.
Ayırınca cübbeyi
astarından, içinin tamamen yünle kaplanmış olduğunu görür. Yünleri hışımla
tiftiklerken arasından çil çil altınlar yere dökülmeye başlar. "Vaaay seni
gidi Kör Hasaaan vay" der. Bu cübbeyi kullanarak kim bilir ne canlar
yaktın, beni de hem namusumdan, hem de şerefimden edecektin. Yok öyle yağma, cübbe
değil ama bu CUKKA'nın tamamı benim der kendi kendine. Kör Hasan da Neriman Hanım'ı
Habibe Hanım diye bildiğinden, emsalini, adresini de bilmeden sokaklarda bağıra çağıra deli
divane arayıp durur.
Yıldız Açar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder