İçinde ince bir
sızı
Sinsi sinsi ruhunu
kemirir
Dalarsın, yürürsün,
bakarsın...
Ama bir türlü
göremezsin
Çocukluk anıların,
Genç kızlık
hayallerin,
Arkadaşların,
komşuların
Her an canlanır
gözlerinde
Sanki arada
kilometreler yok
Yatağında doğrulup
anne anne...
Onu kucaklayasın
gelir
Sonra kendine gel
dersin
Sen anne ocağından
uçtun
Bir tuhaf burkulur
yüreğin
Koşmak istersin bir
bir
Öteki
mahaledeymişcesine
Ama olmaz, topla
kafanı
O an yalnızlık sara
bütün benliğini
O insafsız ince
ince bir sızı
Gözlerin dolar,
gözyaşların akar
Kendine yapma,
yapma bunu
At içinden bu
özlemi artık
Sen "bu
bacayı" tüttüreceksin artık
Ama ne çare söz
dinletemezsin yüreğine
Haykırmak istersin,
sesini duyuramazsın
Hemen koşarsın bir
deniz kenarına
Oturursun bir taşın
üzerine
Öylece saatlerce
kalırsın
Güneşin yavaş yavaş
kayboluşunu
Kızıllığını denizin
enginliklerinde
Sahile vuran
dalgaların çırpınışlarında
Kızım, kızım seni ben
de özledim
O an koşup boynuna
sarılasın gelir
Bastıramazsın
içindeki fırtınayı Yıldız
Annecim diye bir
ses çıkar yüreğimden
Yüzüm gülse de içim
özlem doludur
Ah Allah'ım ah...
bu nasıl özlem
İçim kan ağlıyor
acı çeker yüreğim
Tek tesellim minik
yavrularım
Dayan kalbim dayan
onlar yanındalar
Dayan kalbim dayan
onlar yuvadan uçana kadar
Sonra hayat bu
onların özlemi başlar
Sen yine dönersin
başa sonra evlat özlemi başlar
Derin derin içini
çekersin
Kayanın üzerinden
kalkarsın
Yürürsün yürürsün
yavaşçacık, buruk
Tutarsın evin
yolunu
Çaresiz bükük
kadere
Örfü uymaz, âdeti uymaz
Senin ne işin var bu gurbette
Sonra sessiz
kalırsın yüreğinle Yıldız
Dayanamazsın bu
sessizliğe
Koşarsın yine deniz
kenarına
Oturursun her
zamanki kayanın üzerine
Sanki denizden esen
meltem yüreğini ferahlatır
Denizin
çırpınışlarını seyredersin yeniden...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder