5 Mayıs 2014 Pazartesi

ANAKA


Bursa'da Karadenizli nur yüzlü bir büyükanne ile tanıştım.

Yakınları ona en büyüklüğün ifadesi olarak sanırım "Anaka" diyorlardı.

Evine misafir oldum.

İkramlarını yiyip içerken bana o tatlı Karadeniz şivesi ile;

Sen sabah erken kalkıp kocan işe giderken ona kahvaltı hazırlarmısın? diye sordu.

Tabii ki sabahları kocamla birlikte kahvaltı eder işine öyle uğurlarım dedim.

Peki yemeğini evde mi yaparsın, dışarıdan mı getirtirsin yoksa dışarıda mı yersiniz? diye sordu.

Ben de kahvaltıdan hemen sonra ocağa yemeğimi koyarım.

Çok nadir dışarıda yemek zorunda kaldığımız olur dedim.

Ben sana başımdan geçen bir olayı anlatayım dedi.

O tatlı karadeniz dili ile başladı anlatmaya.

Çocuklarım çok küçüktü.

Kocam koyun kuzu yetiştiriyor, kendi yağımızla kavruluyorduk.

Ben de evimize tasarruf olsun diye ormandan çalı çırpı toplayıp sobamda yakıyor, hem evimi ısıtıyor, hem de yemeğimi yapıyordum.

Bir gün karşı komşum misafir geldi.

Her gün sırtımda çalı çırpı taşıyıp eve getirdiğimi görürmüş.

Ocakta sadece topladığım çalı çırpıyı yaktığımı da görünce;

Uyyy sen çalı çırpımı yakıyorsun, benim gibi kocana kütük aldırıp yaksan ya dedi alaycı bir şekilde.

Benim çok canım sıkıldı bu lafına.

Ama misafirim diye hiç karşılık vermedim.

Sabaha kadar uyuyamadım.

Ocağın külünü temizledim, kovaya doldurdum.

Penceremin önünde komşumun külünü dökmek için dışarı çıkmasını bekledim.

Onun elinde kül kovası ile çıktığını görür görmez, ben de kül kovamı alıp hemen çıktım dışarıya.

Hepimizin külünü döktüğü yere birlikte geldik.

Komşum külünü boşalttı, ben de onun külünün yanına kovamdaki külleri döktüm.

Elime bir çubuk sopa aldım, komşumun bakışları arasında külünü karıştırdım.

Uuuuuyyy dedim.

Ben de senin külünde altın var sandıydım.

Oysa senin ki de küüül benim ki de külmüş.

Ne demek istediğimi her halde komşum anlamıştı.

Bir daha bana böyle bir tavır yapmadı.

İnsanın hiç bir zaman kibirli, saygısız, izânsız olmaması gerektiğini bu hikayesi ile bana o kadar güzel anlattı ki ömrüm boyunca unutmam mümkün değil.

Bunun her insana büyük bir ders olması inancıyla.....

Nur içinde yat büyükanne, mekânın cennet olsun.

YILDIZ AÇAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder