26 Aralık 2017 Salı

ZAM... ZAM... ZAM...

Önemli olan maaşlara zam yapmak değil.
Maaşlara zam yapılınca ardından her şeye zam gelecekse ne işe yarar yapılan zam.
Asıl olan halkın alım gücünü, yaşam kalitesini artırabilmekte.
Bu da çalıp çırpmakla, har vurup harman savurmakla olmaz.
Eğitime, tarıma, sanayiye ağırlık vermekle, üretmekle olur bu işler.
Dincilikle, imam hatip eğitimiyle bu işler olmaaazzz...
Aklınızı başınıza toplayın.
Burası arap ülkesi değil.
Peygamberimiz bile arap olmayı kabul etmemiş. “Ben Dedekorkut soyundanım” demiş.
Sakallı sofular ülkemizi batırmaya çalışıyor.
Peygamberimizin sakalı yoktu, köse idi. Cumhurbaşkanımıza bakın, örnek alın.
Tarihin gerçeklerini saptırmayalım.
Sakal bırakmak haham ve papazların, türban, peçe de yahudi kadın ve rahibelerin mensup olduğu dinlere özgüdür.
Hatta onlar kadınların saçlarını kazıtıp türban takarlar.

İslamiyette türban, peçe, sakal yoktur.

20 Kasım 2017 Pazartesi

ATASÖZLERİNDEN ALINTI

Eskiyi çok yad etme. Gelecekten de feryad etme. Varsa dostun sarıl sımsıkı. Uzat ayağını, ye, iç, bak keyfine. Elindeki ile yetinmeyi bil. Mal, mülk, para diyerek şu kısacık ömürde halini berbat etme. Yıldız Açar

16 Kasım 2017 Perşembe

ANNEANNEMİ ARIYORUM...





Sultan Reşat’ın ölümünden sonra sarayda yaşayan 2 erkek, 1 kız çocuğu Fransız dadıları ile birlikte saray subaylarından Hacı Mehmet Çatal kağnı arabasına samanlar altına gizleyerek saraydan kaçmalarını sağladı. Kağnı ile Harem iskelesine geldiler. Sonra da gemi ile Samsun’da bir hana geldiler. Kız çocuğunu Mısır’da 9 yıl askerlik yapan saray subayı Hacı Mehmet Çatal’ın askerlerinden Çorumlu Hüseyin Bağcı’nın eşi Fadime hanıma emanet edilmek üzere Fadime hanımın kardeşi Delikboğaz lakaplı şahısa teslim ettiler. Kız çocuğunun bakımı içinde 1 kese altın verdiler. Bir süre himaye edilmesini, daha sonra gelip geri alacaklarını söylediler. Erkek çocukları ve dadıları Samsun’dan bir gemi ile İngiltere’ye gittiler. Delikboğaz kız çocuğunu Çorum’a ablası Fadime hanıma götürerek teslim etti. Fadime hanım da kız çocuğunu çok sevmiş, korumuş kollamış, adını Emine koymuş. Birkaç yıl sonra İngiltere’den Çorum’a biri Türk biri İngiliz iki kişi gelmiş. Kız çocuğu Emine’ye “annen seni İngiltere’de bekliyor, seni ona götüreceğiz” demişler.  Ancak Fadime hanım çocuğu vermek istememiş. Çocuğu seni orada öldürecekler diye korkutarak gitmek istememesini sağlamış. Çocuk da gitmem diye çırpınınca biraz daha zaman geçsin, sonra gelir alırız diyerek geri dönmüşler. Ancak bir daha da hiç gelmemişler, gelememişler. Emine 13 yaşına gelince saray subayı Hacı Mehmet Çatal Fadime hanıma “sen bu kıza artık bakamazsın” diyerek Emine’yi cebren almış kendi evine götürmüş. Sonra da çocuk yaşta Emine’yi kendine eş yapmış. Ben saraydan kaçırılan o kız çocuğu Emine’nin kızıyım. Yıllarca annemin son nefesine kadar bu yaşadıklarını, çektiği çileyi dinledim. Annemin nüfus kağıdında anne ve babasının adı yerinde “namalum” yazar. Bu nedenle annemin annesinin mezarını bulup onu ziyaret etmek istiyorum. Başkaca hiçbir gayem yoktur. Bu konu ile ilgili bilgisi olanın bana yazmasını rica ediyorum. Yıldız Açar

2 Nisan 2017 Pazar

NE HAYIR, NE EVET, ÜLKEM İÇİN CUMHURİYET

Ben gerçeklere bakarım. Fabrikalar kapanıyor. Hayvancılık yok oldu. Tarım alanları yok oldu. Çiftçi kan ağlıyor, ekemiyor. Saman ithal eder duruma geldik. Esnaf umutsuz, dükkan kapatıyor. İşsizlik diz boyu. Millet eti kasabın vitrininde seyrediyor. Gemin yatın yoksa mazot benzin el yakıyor. Politika yapanların tuzu kuru, maaşları sebil, koltukları yayla. Benim zavallı fakir halkım ne yapsın, çiftçim, işsizim, esnafım, sanayicim, emeklim, çalışanım, memurum ne yapsın. Her şeye rağmen yine de Cumhuriyet, yine de Demokrasi…

ANNECİĞİM

Bugün senin gerçek dünyaya gittiğin günün yıl dönümü. Senin cennette olduğuna eminim. Ben çocukken emeklilik yoktu. Sen mahallemizde ne kadar fakir, dul, yetim, yaşlı kimsesiz varsa onlara gizlice kahyamız Ahmet abi ile yardım gönderirdin. Odun, kömür ilk onlara gider sonra bize gelirdi. Canım Annem; Allahtan korkmayan, haset, fesat, kıskanç, yalancı, riyakar insanlardan ben bıktım. Senin beni onlara karşı koruduğuna inanıyorum. Senin o gerçek dünyada mutlu olduğuna inanıyorum. Ben senin bir gün yalan söylediğini, bir gün mollalardan medet umduğunu görmedim. Yobaz hocalardan, büyücülerden nefret ederdin. Beni de “hacı olma, hoca olma, hakiki Müslüman ol” felsefesiyle yetiştirdin. Sana teşekkür ederim. Seni gerçek seven kızın.