22 Nisan 2014 Salı

CEHENNEMLİK KUL


Vakti zamanında bir adam varmış.

Bu adam çok fakirmiş.

Ne tarlası ne evi varmış.

Fakir de bir kız ile evlenmiş.

Çoluk çocuğa karışmış.

Fakat geçimlerini bir türlü temin ediyormuş.

Karı koca sabahtan akşama kadar evde tespih çekip namaz kılıyorlarmış.

Allah'a rızık kapımızı aç diye dualar ediyorlarmış.

Bir gece Allah sesini duymuş adamın.

Rızkın bende demiş rüyasında.

Adama yola çık dağı taşı aş bana gel demiş.

Adam da sabah erkenden kalkmış, karısına çocuklarına;

Beni Allah çağırdı rüyamda.

Rızkımız nerede diye sormaya gidiyorum diyerek yola revan olmuş.

O kadar çok dağ tepe aşmış, yol yürümüş ki yorgunluktan bitap düşmüş.

Alacakaranlık basınca aç, susuz, biçare, Allah'ım ben nerede kalacağım, karnımı nasıl doyuracağım bu gece diyerek hayıflanmış.

Bir de bakmış ki dağın tepesinde küçük bir ışık yanıyor.

Orada bir Ademoğlu vardır her halde bana yardım edecek demiş.

Tırmanmış ışığa doğru, bakmış küçük bir mağara, girmiş içeriye.

Yaşlı bir adam namaz kılıyor.

Yaşlı adam, Esselamınaleyküm ve Rahmetullah Hüssamed sağına,

Esselamınaleyküm ve Rahmetullah Hüssamed soluna, diyerek namazını bitirmiş.

Adam Selamınaleyküm demiş yaşlı adama.

Yaşlı adam; hayrola senin bu saatte bu dağın başında ne işin var demiş adama.

Adam; ben Cenabı-Allah'a rızkımı nerededir diye sormaya gidiyorum.

Bu arada Melâkeler gökten her gün bir sini yemek getirirken, o gün iki sini yemek getirmiş yaşlı adama.

Yaşlı adam da dönmüş arkasını iki sini yemeği yemiş, adama da buyur sen de ye dememiş.

Adam da aç bilaç kıvrılmış bir köşeye yatmış uymuş.

Sabah yine iki sini yemek getirmiş Melâkeler yaşlı adama.

Yaşlı adam yine namazdan sonra arkasını dönmüş iki sini yemeği yemiş bitirmiş tek başına.

Adam da Selamınaleyküm diyerek yaşlı adama veda etmiş.

Yaşlı adam arkasından seslenmiş; Madem gidiyorsun Allah'a, beni sor, Allah'ın cehennemlik mi yoksa cennetlik mi kuluyum?

Peki, elçiye zeval olmaz, sorarım demiş adam yaşlı adama.

Dere tepe aşmış, ikindi vakti iki dağın arasına gelmiş.

Birden yolunu haydutlar kesmiş.

Haydutlar adamın üzerini yoklamışlar fakat hiç bir şey bulamamışlar.

Adamın açlıktan, yorgunluktan ayakta duracak mecali kalmamış, düşmüş yığılmış yere.

Haydutlar adamın haline acımış, alıp kendi mağaralarına götürmüşler.

Adamı yedirip doyurmuşlar.

Senin buralarda ne işin var diye sormuşlar adama.

Buralardan ancak kervanlar geçer, biz de onları soyarız demişler.

Adam da; ben çok fakir bir Ademoğluyum.

Çoluğumu, çocuğumu doyuramıyorum.

Allah rüyama girdi, beni çağırdı.

Rızkımın nerede olduğunu öğrenmeye gidiyorum demiş haydutlara.

Hep beraber gece uyuyup sabah uyanmışlar.

Haydutlar sabah da adamın karnını doyurup, bir de azık vermişler yola giderken.

Adama sor bakalım Allah'a; biz cehennemlik kuluyuz, ne yaparsak Allah bizi af eder, bizi cennetine alır demiş haydutlar.

Adam, haydutlara da yaşlı adama dediği gibi elçiye zeval olmaz sorarım demiş ve yola revan olmuş yeniden.

Dağ tepe aşmış, bir ovaya gelmiş.

Pir sakallı yaşlı bir adam Allah Allah diyerek bostan suluyor.

Coşkuyla Allah Allah dedikçe yer gök inliyormuş.

Adamı görünce pir sakallı yaşlı adam; ben de seni bekliyordum demiş.

Allah'tan bana emir geldi, otur yanıma, bana anlat derdini, ileteceğim Cenabı-Allah'a senin adına.

Adam halini, gördüğü rüyayı anlatmış.

Rızkımı nerede nasıl kazanacağımı sor demiş Allah'a.

Pir sakallı yaşlı adam; bekle burada beni, Allah'a kırk bin kelam arkasından sorup öğreneyim, geleyim demiş adama.

Adam; elçiye zeval olmaz diye söz verdim yolda gelirken rastladığım yaşlı adam ile haydutlara demiş pir sakallı yaşlı adama.

Haydutlar; biz ne yaparsak cennetlik kul oluruz diye Allah'a sor dediler.

Yaşlı adam da; cehennemlik mi yoksa cennetlik kuluyum diye sormamı istedi.

Pir sakallı adam, adamın bütün sorularını Yüce Allah'a aynen iletmiş.

Bir süre sonra geri dönmüş, Allah'ın dediklerini adama anlatmış.

Cenab-ı Allah;

Evinin kapısının önündeki incir ağacının dibinde bir küp altın var.

Sakın ola ki altınları har vurup harman savurmasın.

Bağ bahçe alsın, hayvan alsın, çalışsın yetiştirsin.

Bu altınlar böyle yaparsa ceddine yetecek.

Haydutlar, tövbe etsinler, şehire insinler.

Ellerindeki haram parayla han, hamam yapsınlar.

Rızıklarını yaptıkları han, hamamı işleterek temin ederlerse onları cennetlik kulum yapacağım.

Dağdaki mağarada namaz kılan yaşlı adam ise; hasis, haset, fesat, kibirli olduğundan cehennemlik kulumdur.

Kibirli kulum dünyadaki en kötü kulumdur.

Böyle kullarım, ne dünyada ne de ahirette cennetin kapısını dahi göremezler.

Çünkü kibirli kullarım ancak böyle mağarada tek başına yaşamaya mahkumdur.

Pir sakallı yaşlı adam dönmüş, Allah'ın kelamlarını aynen adama söylemiş.

Evine dönerken adam haydutlara uğramış.

Allah'ın dediklerini söylemiş.

Onlar da hemen tövbe edip, adamla beraber şehire inmişler.

Yaşantılarına Allah'ın buyruklarını bir bir yerine getirerek devam etmişler.

Devamlı namaz kılan yaşlı adama gelmiş, Allah'ın onun hakkında dediklerini iletmiş.

Yaşlı adam kahkahalarla alay ederek gülmüş.

Kibirli bir halde;

Ben kırk yıldır burada Allah için namaz kılıyorum.

Dizlerim postu deldi, taşı oydu.

Çık git buradan seni bir daha gözüm görmesin diyerek kovmuş.

Adam evine gelince kapısının önündeki incir ağacının dibindeki altınları bulmuş.

Allah'ına şükrederek, o altınlarla bağ, bahçe, tarla, hayvan almış.

Kendisi ve ailesi haricinde bir yığın fakir fukaraya iş kapısı açmış.

Onların da rızıklarına vesile olmuş, geçimlerini sağlamış.

O altınlar ceddine yetmiş.

YILDIZ AÇAR

17 Nisan 2014 Perşembe

BİR GÜN AKLIMA GELDİ


Hesabımı kontrol edeyim dedim.Demez olaydım.Hesaba virman (-) 177,29 TL gördüm.Görmez olaydım.Gittim bankaya.Bu nedir? dedim gişedeki kızıma.0.850......... nolu telefonla müşteri hizmetlerine sorun.Döndüm eve, açtım telefonu, açmaz olaydım.Önce bir ses kaydı, bir kızımız konuşuyor.Yaşlılık kötü şey, kulağım ağır işitiyor, anla anlayabilirsen.Kelimeler yokuş aşağı yuvarlanıp duruyor.Ses kaydının sonuna kadar bekle Allah bekle.Sonunda telefona canlı sesli bir kızımız daha çıkıyor.Hah, tam da derdimi anlatabileceğim birine ulaştım nihayet derken;Kelimeler daha bir dik yokuştan yuvarlanmaya başlıyor.Telefondaki canlı sesli kızıma; kızım hesabımda bir sorun var.Bilgim, onayım, haberim olmadan "hesaba virman" yapılmış.Güvenliğiniz için bip sesini duyunca hesap kartınızın ............ giriniz.Kelimeler bayır aşağı tam gaz yuvarlanmakta, anlayabilene aşkolsun.Dur! Anlamadım. Ne girecem? Nereye girecem? demeye kalmadı, "biiip"Hay Allah!Herhalde kartın üzerindeki sonsuz sayıdaki rakamları tuşlamamı istedi.Tuşla... tuşla... tuşla... nihayet bitti.Biter bitmez bizim yine telefondaki ses kaydı kızımız; "Yanlış veya fazla numara girdiniz"Hay Allah beni naapsın?Kapatayım bari telefonu, yeniden açayım.Kelimeleri yuvarlana yuvarlana konuşan yeniden canlı sesli kızımıza ulaştım.Meğer se kartımın şifresini tuşlamamı istiyormuş.Eee be kızım, kelimelerini bayır aşağı yuvarlamadan söylesen ya daha önce.Tebrikleeer, doğru tuşladınız.Yasalar, tüzükler, yönetmelikler, bankamız prensipleri gereği (hangisini beğenirsen) "konuşmalarımız kayıt altına alınmaktadır" haberiniz olsun.Kızım, hesabımdan 177,29 TL bir yere aktarma yapılmış, nereye gitmiş?Evet doğru aktarılmış ama; biz detayını göremiyoruz, bağlı olduğunuz şubeye gidip derdinizi anlatınız.Kızım, bankadan dediler seni aramamı.Özür dilerim size bu konuda ben değil ancak şubenizden yardımcı olabilirler.Benim yardımcı olabileceğim bir sorununuz varsa, hay hay...Yoksa size iyi günleeeer.Bizi aradığınız için teşekkür ederiz.Dıııt, dıııt, dıııt...Hay Allah! kapattı.Meğer bu telefon görüşmeleri bankanın müşterisine jesti değilmiş.Dakikası bilmem kaç TL ücretli.Sonradan öğrendim bunu da.Giyin, kuşan yeniden git bankaya.Bu sefer doğru Müdür'e.Müdür Bey, üç kuruşluk emekli maaşımı emanet verdim.Sahip çıkamadınız.Nereye virman 177,29 TL?Vergi borcunuz varmış.Ben bakayım sizi bizzat bilgilendireyim.Allah, Allah... Ben emekliyim, vergiyle ne işim olur.Yakında Mal Müdürlüğü, hemen gidip sorayım dedim.2,93 TL borcunuz görünüyor.Annenizden kalan arsanın intikalinden ötürü.Eksik ödemişsiniz.Akıl alacak gibi değil.Ne yazdılarsa onu ödemeden tapumu verirler insana.İyi bak oğlum başka bir borç falan olmasın.Varsa ödeyeyim hepsini.Ödeyeyim bari 2,93 TL'yi iki bin dokuz yüz bilmem kaç lira olmadan.Ödesen iyi olur hakkında dedi Mal Müdürlüğündeki oğlum.Ödedim 2,93 TL.Kaç gün geçti, arayan soran kimse yok.Kış geri geldi sanki, yağmur, yağmur...Bunlar senin yaşlı olmandan, bunamış olabileceğini zannetmişlerdir.Peşini bırakma, kalk, giyin kuşan, git.Doğru yeniden Müdür'e.Bütün gözler aşina artık.Duur, hoop, nereye diyen yok.Vergi Dairesinden yazı gelmiş.Mudinizin hesabına 177,29 TL haciz koyduk.Falanca Yasanın filanca maddesine göre hesabımıza aktarmanız.Aktarmazsan sen bilirsin sonra ne olacağını, der gibi bir yazı.Müdür naapsın, cırt "hesaba virman".Yağmur, yağmur...Yakındaki Mal Müdürlüğü'ne tekrar.Hesabımdan 177,29 TL haciz etmiş Vergi Dairesi.Haaa evet etmiş.Ama detayını biz göremeyiz.Burası Mal Müdürlüğü.Haciz eden Vergi Dairesi.Oraya gidip sorman lazım.Doooğru Vergi Dairesine yaa Allah.Hesabımdan 177,29 TL haciz edilmiş kızım.Şefimiz cumadan gelsin size detaylı bilgi verir.Hoca vaazı, namazı, hutbesi, farzı, sünneti, duası, tespihi derken geldi bizim Şef.Allah kabul etsin.Tapuda eksik beyan tespit edilmiş.Yav ben mal almadım, mal satmadım oğlum.Annemden kalan bir yer vardı, hepsi o.Buraya gelen herkes benim borcum yok der.Bağırır, çağırır, gider dedi Şef.İnanmıyorsan git Tapu Müdürlüğü'ne sor.Oğlum benim yerim belli yurdum belli.Borcum varsa bana tebliğ ederdin.Varsa borcum öderdim.Bankadaki hesabımı haczetmek doğrumu?Hayretler içerisindeyim.Siz nereden biliyorsunuz hangi bankada hesabım olduğunu.Çok mu araştırdınız da buldunuz.Vergi kaçakçısı yakaladık diye gerindiniz.Oraya git, şuraya git, yormayın beni.Ben 70 yaşında emekli bir insanım.Tövbe yalan sayılmasın.Eksik söyledim biri de var 71.Bu yaşıma kadar hiç hırsızlık, yolsuzluk yapmadım.Bak sen; ayakkabı kutusu mu diyorsun.Burası Resmi Daire, politika yeri değil dedi Şef.Oğlum ben demedim öyle bir şey, sen diyorsun.Vakit geçiyor, Tapu'ya gitmek şart oldu.Gittim Tapu Müdürlüğü'neOğlum 2002 yılında tapu intikali yapmışız Annemden kalan yeri.Vergi Dairesi eksik beyandan ötürü 177,29 TL hesabımdan haciz etti.Ne söylendiyse biz onu ödemişizdir.Böyle bir şey mümkün değil, kim demiş onu.Vergi Dairesi.Hep böyle, bir işler karıştırıyorlar, bizim üzerimize atıyorlar.İşte vergi tahakkuk fişi, vergi makbuzunuz.Hiç borcunuz görünmüyor.Vergi Dairesine hiç yazı yazmadık.Bu evrakları ver, kimse o haksız haciz eden görsün.Islak imzalı aslının aynı fiş ve makbuz alındı.Gün cuma. Mesai bitmeden yetişmek lazım.Tekrar Vergi Dairesine, Şef'e gitmek lazım.Saat 16:05 yetiştim.Bu sefer Şefin Müdürüne.Çağırdı Şefi Müdür. Nedir bu?Ben dışarı, aralarında fıs kos, fıs kos...Siz bir dilekçe yazın inceleyelim konuyu.Oğlum bu kaçıncı yere gidiş, gelişim, baştan söylense ya.Ayak üstü, alel acele yaz dilekçeyi, anlat olanı biteni, iste "hesaba virmanın" iadesini.Bu arada Namaz vakti geldi galiba.Siz dini vecibelerinizi yerine getiriyormusunuz? dedi Şef.İbadet de kabahat de gizli.Dur sana bir hikaye anlatayım.Vakti zamanında bir kadın varmış.Bir türlü bebeği olmuyormuş.Adaklar adamış yatırlara, çare bulamamış.Allah'a dua etmiş yakarmış.Bana bir bebek ihsan et, adağım olsun bir yıl mezarda yatacağım.Allah'ın ne gücüne gider, sene dolmadan nur topu gibi bir bebek almış kucağına kadın.Kadın adağını unutmuş, aradan yedi yıl geçmiş.Bir gece rüyasına girmiş Melekler.Adağını yerine getir, yoksa evladını geri alacağız.Kadın korkmuş gitmiş Ulema'ya.Ulema; iki gece daha aynı rüyayı görürsen adağını yerine getirmen lazım.Gerçekten kadın iki gece de aynı rüyayı görmüş.Erine anlatmış durumu.Eriyle beraber hazırlamışlar bir mezar.Doldurmuşlar bir yıllık azık, girmiş kadın mezara.Eriyle evladına bir yıl sonra gelin beni alın mezardan demiş.Mezara girince, düşünmeye başlamış eskileri.Sevdiği bir can dostunu, komşusunu görmek istemiş.Melekler, adağını yerine getirdiği için; seni komşuna götürelim demişler.Melekler ile birlikte kadın yola revan olmuş.Yolda zincire bağlı tanıdığı bir kadına rastlamışlar.Önünde bir yumurta yemek istiyor, yalıyor fakat yiyemiyor.Sormuş kadın Meleklere bu kadın neden böyle?Namazında, niyazında, dini bütün bir kadındı.Hayatı boyunca hiç kimseye kötülük veya iyilik yapmamış.Öleceği gün komşusu bir yumurta istemiş.Aksi ve gönülsüz bir şekilde yumurtayı verirken yumurta düşmüş kırılmış, o da hayra geçmemiş.Bunun yeri cehennem demiş Melekler.Biraz yol daha gitmişler, bir yere daha varmışlar.Yeşil ağaçlar, akan şelaleler, bol yemişler, cıvıl cıvıl gülen insanlar.Kadın Meleklere sormuş, aman Allah'ım bu ne güzellik.Bu kullar ne yapmışlar da bu güzellik içindeler.Bu insanlar Cennetteler.Hayatları boyunca; hasetlik, fesatlık, hırsızlık, yolsuzluk yapmamışlar.Haram yememişler, kimseye iftira, eziyet etmemişler.Öksüz, yetim hakkı yemeyip, onları kollamışlar.Dinin bu vecibelerini yerine getirdiklerinden dolayı Cenneti hak etmişler.Kadının arkadaşı namaz niyaz bilmezdi, fakat bu vecibelere fazlasıyla haizdi.Kadın sormuş Meleklere çekinerek; arkadaşım burada mıdır? diye.Hayır demiş Melekler, daha yolumuz var arkadaşının olduğu yere.Bu arada saat ilerledi, ezan okunmaya başladı.Bizim Şef kıvranmaya başladı. Benim servisim kalkacak dedi Şef.Dur bakalım nereye, mesai 17:00 de bitiyor.Madem sordun bana böyle bir soru.Cevabını almadan hiç bir yere gidemezsin.Servisin vaktinde kalksın, önce değil.Biraz daha ileri gitmiş Melekler ile beraber kadın.Işıl ışıl yanan bir köşke, saraya gelmişler.Etrafını bin bir çeşit mis kokulu çiçekler sarmış.Bahçesinde kuşlar, bülbüller şakıyor.Melekler arkadaşın işte burada demiş kadına.Kadın tam ayağını eşikten içeri atacak, Melekler dur demiş.Allah'tan nida geldi, erinle evladın geldi.Mezarının başında bekliyor. Seni almaya geldiler.Bir yıl nasıl geçti anlamadım.Buraya kadar gelmişken izin verin arkadaşımı göreyim demiş kadın Meleklere.Arkadaşının namazında niyazında olmadığını biliyoruz dedi Melekler.Allah isterse insana kızgın sac üzerinde namazını kıldırır, isterse çimenler üzerinde kıldırır, isterse hiç namaz kıldırmaz, o Yüce Allah'ın takdiridir.Allah'ın Cennetlik kullarının yaptıklarından hariç hayatı boyunca hiç yalan söylemedi, hak yemedi arkadaşın.Bundan dolayı arkadaşın şu anda Cennet-i Ala'da bulunuyor.Hayattaki tek bir yalanın cezası burada beş yıl Cennetten mahrum kalmaktır.Sen bu zamana kadar ki yaşamında ancak Cennetlik olabildin.Allah'a yalvardı kadın.Bundan sonraki yaşamımda, beni Cennet-i Ala'na kabul etmek için yol göster.Melekler yolcu etti, eriyle evladı çıkardı kadını mezardan.Hayatının geri kalanını Cennet-i Ala'ya layık bir kul olabilmek için geçirdi.Oğlum, Allah bizi Cennet-i Ala'lık kullarından etsin.Şimdi servisini kaçırmadan gidebilirsin, sorunun cevabını aldın.Haydi sana güle güle Allah yolunu açık etsin.Öykü burada bitti zannedilmesin, Vergi Dairesinin dilekçeme cevabına göre devam edecek.

ÇOBAN'IN HİKAYESİ

Bir gün Hızır Aleyhisselâm dağda dolaşırken bir Çoban görür.
Çoban kavalını çalarak sürüsünü yürütmektedir.
Hızır Aleyhisselâm sorar Çoban'a;
Ne kadar güzel kaval çalıyorsun. Sürünü nereye götürüyorsun. 
Şu tepenin ardında bir ırmak var, orada sulayacağım sürümü der Çoban.
Beraber yürüyerek ırmağın yanına gelirler.
Çoban kavalını çalarken sürü başlar suyunu içmeye.
Suyunu içtikten sonra hepsi geri çekilir, yayılır çimenin üzerine.
Çoban da azığını çıkartır, şimdi yemek içmek sırası bize geldi der Hızır Aleyhisselâm'a.
Azığını paylaşarak beraber oturup yemeklerini yerler.
Çoban der ki; Benim ibadet zamanım geldi.
Koyunlarını sürdüğü sopayı alır eline.
Bir o eline alırken "takla tukla" der.
Bir diğer eline alırken "takla tukla" diyerek ibadet eder.
Hızır Aleyhisselâm da Çoban'ın yaptıklarını seyreder.
İbadeti bittikten sonra Çoban'a;
"Gel ben sana Namaz kılmayı öğreteyim" der Hızır Aleyhisselâm.
Çoban da çok sevinir.
Abdest almayı, Namaz kılmayı öğretir Çoban'a Hızır Aleyhisselâm.
Kıyısında durdukları ırmak bir göle akmaktadır.
Hızır Aleyhisselâm Çoban'la vedalaşarak ayrılır.
Atıyla ırmağın aktığı gölün karşı kıyısına doğru gölü yara yara yol almaya başlar.
Tam gölün ortasına gelir ki; Çoban arkasından koşarak yetişir.
Hızır Aleyhisselâm çok şaşırır bu işe.
Kendisi atını koşturarak yol alırken, Çoban suyun üstünde koşarak kendisine yetişmiştir.
Çoban; bana öğrettiklerini unuttum, yeniden anlatırmısın? der.
Hızır Aleyhisselâm; Allah'ım bu kulun benden daha ermiş.
Bunun hikmeti nedir diye sorar.
Allah Hızır Aleyhisselâm'a Çoban'a şu beş soruyu sor der.
Kul hakkı yedin mi?
Çoban; yirmi hanenin koyunu var burada.
Ben hakları geçmesin diye sağdığım sütü herkese eşit paylaştırıyorum der.
Hiç kimsenin arkasından aleyhinde konuşup, kıskanıp kötüledin mi?
Hâşa der Çoban.
Annene, babana, atana, konu komşuna saygısızlık yaptın mı?
Asla der Çoban.
Yetim, öksüz hakkı yedin mi?
İmkansız, böyle bir şeyi asla yapamam der Çoban.
Hayatında hiç yalan söyledin mi?
Ben yalan söyleyemem, bilemem der Çoban.
Cenab-ı Allah;
"İşte gördün, bundan dolayı senden daha ermiş bu kulum" der Hızır Aleyhisselâm'a.
Sen iyiyi kötüyü bilen, okumuş, ilim irfan sahibi ermiş kulumsun.
O ise cahil olduğu halde senin meziyetlerine sahip olmuş kulumdur.
Bunun için bırak bildiği gibi "takla tukla" diyerek ibadetini yapsın.
Benim imanı güçlü kulum.
YILDIZ AÇAR